Avsa Belgin Konuk Evi, sanirim hem isletmesi hem kalitesi daha bozulmamis ender yerlerden biri Avsa Adasi'nda. Sahipleri iki kiz kardes. Cok guleryuzlu insanlar. Anladigim kadariyla Belgin olan isin beyni, zaten kimya muhendisiymis. Sirin de acayip temiz cok konuskan bi abla. Insanin konusasi geliyo. Bir de yegenleri Muge var, o da tasarimci ve programciymis bayag koyu sohbetlere girdik, Londra da yasiyomus. Konuk evi diyolar cunku zaten cok az odalari var. Bazi odalari musterek, mustakil odalari da varmis. Sanirim onlarin kalbi boyle musterek olsun, sohbet olsun herkes arkadas ayrilsin tatilden havasinda ama devire ayak uydurmaya calisiyolarmis. Sanirim musterekler seneye mustakil olucakmis. Walla biz boylesini de sevdik.

edit: Valla ben daha gormedim ama Avsa Adasi'nda denize sifir olan ruhsatsiz calisan binalar yikilmis. Dolayisiyla Avsa Belgin Konuk Evi'nin onu de acilmis. Manzarasina doyum olmaz artik. Bir de orta katlarini tamamen yenilemisler. Eylul'de ordayim bekle beni Avsa ve Avsa Belgin Konuk Evi.

Tatil sezonunu actigimiz yer. Bu sene degisiklik olsun diye baska bir yerde kaliyoruz. (bkz: avsa belgin konuk evi)Avsa Belgin Konuk Evi. Tam konuk evi ama cok seker kucuk bi isletme. Oh deniz kenari, mis gibi simdilik super. Sahipleri iki kiz kardes cok tatlilar. Birinin ismi Sirin * Iftarda usenmeyip cig borek verdi bize.

gün neden 24 saat, bir haftada neden 7 gün var, vanilya nasıl bu kadar güzel kokar, babam krema yapmasını nerden öğrendi şeklinde kafayı yedirtir insana.

hava çok güzel ama ben sevgili router ımla dövüş halindeyim. bak router, ışığını yanıp söndürerek bana göz kırmayı bırak. bana yeşil ışık yak ulan. bozulma nolurr, ağzını burnunu kırıcam senin. bak hala yanıp sönüyo....offfff

son bölümdeki "alo bankacı" sahnesine öldüm gülmekten. bu diziyi bu kadar sevmemin nedeni de zaten bu sahiciliği.

yanlış: saatler olsun.
doğru: sıhhatler olsun.

[http://www.youtube.com/watch?v=h8P9qu8YVec ]

hitchcock, stephen king, korku, bilimkurgu ve dedektif öyküleri, popüler romantik romanlar, günümüz kitle kültürü, stalinist pornografi, biçimsel demokrasi, sonra lacan, hegel, kant, sade ve diğerlerini harmanladığı zizek usulü "yamuk bakmak" kavramının işlendiği "yamuk bakmak" kitabıyla kalbimde yeri olan yazar.

ben fıkraları hiç sevmiyorum sözlük. anlatanı da sevmiyorum, anlatamıyorum da. aklımda da kalmıyorlar zaten. şöyle her konu üzerine bir fıkrası olan kimseleri hiç sevemiyorum.

haruki murakami - sahilde kafka.

yıllarca entel görünücem diye boynuna fular bağlamaktan, alması gereken oksijeni alamamış heralde, beyne kan gitmediği açık. dimağsı kapalı bu beyefendi! bir bar çıkışı, çıtır bır bayanın yanında can verdiğinde hakkında neler neler yazılabileceğini de biliyor olmalı. herkes işini yapsın. ne ki bu adamın işi?

ayşegül aldinç'in bütün şarkılarını ezbere bildiğimi farkedip, büyük bir iş yapmış gbi kendi yanağımdan makas aldım az önce.

ne derse desin, ne yazarsa yazsın sevdiğim bir yazardır. her röportajında konu ne olursa olsun, illa bir şekilde konuyu "oyuncak müzesi"ne getirir.

az önce bir sözlük yazarı sayesinde keşfettiğim güzel parça. yine döktürmüş ortaçgil.

Ümit en son kötülüktür. Çünkü işkenceyi uzatır.

nietzsche - böyle buyurdu zerdüşt.

dondurma külahının dibini çöpe atmak.

(bkz: fringe)
(bkz: v)
(bkz: flashforward)
(bkz: how ı met your mother)
(bkz: dexter)

(bkz: çoktular ama hiç yoktular)

plastik arabalar. hayır hayır o kadar yaşlı değilim ama yo-yo ya aşıktım. hala bile oynarım. heygidi.

hangi 1 yanlış, 5 doğruyu götürecek?